23 Aralık 2009 Çarşamba

Çok ama çok özledik!



Türkiye'nin en büyük 10 numarası. Çok özledik seni.

21 Aralık 2009 Pazartesi

İlk Yarı Biterken...

Geçen sene bugünlerde Galatasaray Beşiktaş galibiyetiyle ilk yarıyı kapatmıştı. Takım mükemmel bir hücum zenginliği göstermekte, avrupa liginde bu senekine nazaran daha güçlü bir gruptan rahatça çıkmıştı. Takımın defansif yönü çatırdıyor olsa da, hücumdaki zenginlik yüzünden pek dikkat çekmemekteydi. Zira çoğu takım galatasaray'ın ileri dörtlüsünden korkup atak yapmaya çekiniyordu. Servet ve Meira formda değildi. Orta saha güçlü deildi. Takım savunması aksayan bir biçimde çalışıyordu. Yine de Galatasaray yönetimi transfer yapmadı. Bunun üzerine de bu gözler Kewell'ı bile stoper olarak görme şerefine erişti. Haldun Üstünel ve tayfasının transfer konusunda kişi seçimleri çok doğru olsa da mevki seçimleri konusunda aynı şey söz konusu değil.

Bu sene başında alınması gereken adam akıllı bir forvet, sağlam bir stoper ve güçlü, oyunu iki yönüyle oynayabilen bir orta saha alınmadı. Galatasaray'ın şansı bu konudaki sıkıntıların bu sefer erken baş göstermesi oldu. Artık anlaşılmalı ki Servet'in yanına topu oyuna sokmasını bilen, pozisyon bilen, hantal olmayan bir stoper şart. Zira ne Servet ne Gökhan bu takımı uzun süre taşıyabilecek durumda değiller. Takım savunma olarak o kadar rezil haldeki 2. ligden herhangi bir takımın geri 4lüsünü koysanız daha iyi bir durumda olabilir. Ayrıca bir sol bek de Galatasaray'ın ihtiyaçlarından birisi. Hakan Balta iyi futbolcu değil, Caner iyi futbolcu fakat iyi bir sol bek değil.

Orta saha için biraz daha iyimser konuşabilsek de bu bölge için de takviye şart gibi görünmekte. Mehmet Topal, Mustafa Sarp defansif olarak iyi olsalar da, takım atağa çıkarken top ayaklarına geldiğinde şaşkın ördek yavrusu gibi kalıyorlar. Aslında Elano bu bölgede topu ileriye taşıması gereken futbolcu, fakat defansa o kadar yardım etmediği ortada. Aciliyeti en az olan bölge burası olsa da, avrupa ve Türkiye'de mutlak başarı aranıyorsa takviye şart.

Ve ileri uç. Sene başında Nonda ile bu işin yürümeyeceği biliniyordu ve Baros'un sakatlanacağı hiç hesap edilmemişti. Şu anda ileri uçta Kewell oynuyor. Nöbetçi öğrenci gbi adam. Bir gün Adnan Polat'a da bir şey olursa orada Harry Kewell'ı görmek ister bu bünye. Sırıtsın dursun orada umarsız umarsız.

Galatasaray büyük ihtimalle bir forvet oyuncusu alacak bu transfer döneminde. Bunun ne tip bir oyuncu olacağı önemli. Çoğu kişi Sercan Yıldırım'ı düşünse de ben bu isme katılmıyorum. Zira Sercan genelde açık alanda etkili ve Galatasaray'ın anadolu takımları ile maçlarında en umulmayan durum ileri uç oyuncuları için açık alan. Kanatları eskisinden güçlü bir Galatasaray için bu mevkide en faydalı oyuncu kafa hakimiyeti güçlü bir oyuncu olucaktır kanımca. Yine de In Haldun we Trust.

18 Aralık 2009 Cuma

Buralar hep yıldız dolacak.




Galatasaray'ın uefa avrupa ligi 2. turundaki rakibi Atletico Madrid kulübü oldu. Raki bu kadar formsuzken, istikrar yoksunuyken turdan umutluyum açıkcası. yine de işin en zevkli yanı dünya yıldızlarını takımımıza karşı seyredebilmek olacak. Fenerbahçe'nin rakibiyse Lille takımı oldu. Nispeten daha kolay maçlar bekliyor Fenerbahçe'yi.

8 Aralık 2009 Salı

Bomba İkili!




Konu Fenerbahçe!

Ahmet Çakar:
- Çıkmış adam orada. Parfüm reklamında koşturuyor. Kadınlar arasında oh.

Serhat Ulueren:
-Bir dakika sen firma sahibi olsan, ürün reklamında Ekrem Dağ'ı mı oynatırsın? Carlos'u mu?

Çok yaşayın siz.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Sadece Biz mi?

Şüphesiz bizim futbolumuzun az gelişmişliğinin en önemli sebeplerinden birisi de medyadır. O derece yanar döner bir politika izlerler ki; her derbi öncesi gergin olmayan ortamı gerer, her derbi sonrası da bu gerginlik sonucu ortaya çıkan olaylara verirler odunu. Kaç civanım delikanlıyı heba etmişlerdir bu yolda sayısını ne bilirim, ne tahmin yürütebilirim. Geçen hafta cumartesi Juventus-Inter maçı vardı. Gerginlik olsun, futbolcuların (özellikle Balotelli) çirkefliği olsun, maç öncesi tribün şovları, meşaleler olsun bizim derbilerden pek bir farkı yoktu. Olaylar çıktı. Melo kırmızı kart gördü vs. vs.

Bu tip olaylar güzeldir, iyidir, futbolun heycanıdır gibi saçma sapan bahanelerle savunmayacağım olayları fakat. Görülüyor ki ''Avrupalı bu işleri aşmış'', ''Adamlar futboluna bakıyor arkadaş.'' ''Bizim topçular da adam mı allasen'' temalı çıkışların da pek gereksiz olduğu ortada. Rekabet olan her yerde futbolcuların karakteri, hırsı doğrultusunda bu olaylar çıkabiliyor. Bizim derbilerden daha kötü bile olabiliyor çoğunun sonucu.

Kendimizi ezip bitirmeyi bıraksak da işimize baksak.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Oluru Var.


Rijkaard geldiğinden beri hep sistem konuştuk. Her şey çok değişecekti, takım sistem takımı olucaktı vs. vs... Fakat dün oynanan Sivasspor maçına kadar Rijkaard'ın uyguladığı 4-2-3-1 taktiğinin geçen sene Skibbe'in uyguladığı taktikten pek farkı yoktu. Lincoln gitti yerine Arda-Elano geldi. Sağ kanatta hem Arda, hem Kewell sırıtıyordu, Keita geldi. Kewell temelli sola yerleşti. Rijkaard sağa ve sola Aydın ile Serdar'ı denemeye başladı vs. Defans problemleri vardı ve hala devam ediyor.

Fakat dün oynanan karşılaşmada Galatasaray klasik 4-3-3 benzeri bir dizilişle oynadı ki defansif ve ofansif anlamda Galatasaray için en yararlısı bu gözüküyor. Eğer hiç geriye dönmeyen 3-4 oyuncunuz varsa, orta sahada dinamo gibi ileri geri yapan 2-3 oyuncu şart. Orta saha için Barış Ayhan'dan daha iyi bir seçim. Fiziki açıdan çok daha güçlü. Ayhan 60. dakikalardan sonra tükeniyor. Pas isabeti düşüyor ve defansa katkısı sıfıra iniyor. Barış- Mustafa-Mehmet, Barış-Linderoth-Mustafa, Mustafa-Linderoth-Mehmet seçimlerinin hepsinin oluru var. İleri uçta oynayacak Arda, Keita, Kewell, Baros, Nonda ve Aydın'dan oluşacak bir üçlü bir şekilde gol atmayı becerebilecek yetenekli futbolcular. Ayrıca Baros ve Nonda da ceza yayının gerisine gelip top alabilen forvet oyuncuları. Bu da Galatasaray'ın bir diğer artısı.

Sivasspor'un güçsüzlüğü bir yana dün Galatasaray'ın en güçlü bölgesi orta saha gibiydi. Eğer böyle oynamaya devam ederlerse de bu şekilde devam edecek gibi görünüyor. Kalli-Cevat Güler döneminde şampiyonluğu getiren en büyük olgu olan savaşan, koşan orta saha bu şekilde döneceğe benziyor.

Olur bu Galatasaray, böyle giderse.

1 Kasım 2009 Pazar

Gemi Batıyor mu?




Hertha Berlin'in Hertha'sı bir gemi isminden geliyor. Kulübün böyle garip bir kuruluş hikayesi vardı tam hatırlayamadığım. Geçen sene şampiyonluk adayıydı, şu anda ligin dibine demirledi. Voronin ve Pantelic ile geçen sene çok iyi bir tempo yakalamışlardı. En sıkıştıkları anlarda bile Voronin'e şişirilen toplar hep tehlike yarattı rakip takımlar için. İki oyuncunun gidişi bir takımı ancak bu kadar etkiler. Cuma günü oynanan Dortmund maçında sadece 2 pozisyon yaratabildiler. Ligin en az gol atan takımı durumundalar şu anda. Teknik direktör değişimi de bir işe yaramadı. Voronin zaten kiralıktı. Fakat onun da geri döndüğü Liverpool'da da işler iyi gitmiyor. Bu ayrılık kimseye yaramadı.